![]()
Nuri ERCAN
nurihatem@gmail.com
Kalabalık Yalnızlık
21/02/2025 Bir köy nüfusunu barındırabilecek kapasiteye sahip apartmanlarda yaşayanlar, bir adım uzaktaki komşusunu tanımıyor. Akıllı kapı zillerimiz, güvenlik kameralarımız var ama komşumuzun ismini bilmiyoruz. Dairesinde tek başına hayat sürdüren bir vatandaş, ölümünden ancak iki hafta sonra fark edilebiliyor. Bunu da ancak kokudan rahatsız olunca fark edebiliyoruz. Şehirlerde çöp evlerin sayısı gittikçe artıyor. Medyada sıkça yer alan bu haberler, yalnızlığın ve ilgisizliğin ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Biriktirilen eşyalar, yalnızlıkla başa çıkma çabası mı yoksa toplumun bireylere yabancılaşmasının sonucu mu? Diğerkâmlık diye bir değerin ne zamandan beri yok olmaya yüz tuttuğunu merak etmiyoruz. Sosyal medyada yardım çağrıları yayılıyor ama etrafımızdaki gerçek ihtiyaç sahiplerini göremiyoruz. Huzurevlerini kanıksadık. Büyüklerimizi başımızdan atmak maksadıyla, kuyruklar oluşturuyoruz huzurevleri önünde. 2023’te yapılan bir araştırmaya göre, huzurevlerine yerleşen yaşlıların %40'ı aile bireyleri tarafından ziyaret edilmiyor. Avrupalının evlat yerine köpek beslediğinden bahsedip gülerdik. Lakin bu belanın bizleri de sarıp sarmalayabileceğini hiç tahmin etmedik. Türkiye’de de git gide artan köpek kedi seviciliğinin her şeyin önüne geçeceğini tahmin etmek zor değil. Sokaklarda çocuk sesleri yerine köpek havlamaları kulak dolduruyor. Saydığımız bu vakıalar, maalesef müminlerin gerçekleri olmaya aday gözüküyor. Evet, şu bir gerçek ki Allah’ın bize sunduğu paha biçilemez değerlerin kıymetini takdir etmekte yeterli olamıyoruz. Yüce Rabbimizin işaret ettiği dosdoğru, dümdüz yolları bırakıp; dikenli, engebeli, sonu uçurum olan patika yollara direksiyon kırıyoruz. Oysa bu yollar Batı insanını bencilliğe, yalnızlığa, mutsuzluğa sürüklemiştir. Böyle giderse, evinde kimsesiz, kelime-i şehadetsiz ölen yaşlılar, babasının cenaze namazına değil, malını paylaşmak için ata yurduna dönen fertler, eşine para makinesi muamelesi yapan hanımlar, hanımına hizmetçilikten başka bir şeyi layık görmeyen erkekler sosyal hakikatler halini alacaktır. Artık toplumumuzun öne çıkardığı, iltifat ettiği kişilikler arasına, kendinden başkasını beğenmeyen, ama fiyakalı, güzel giyimli şovmenler, nereden kazandığı meçhul mal mülk sahibi zenginler, ahlaksızlığı kullanıp şöhret elde etmiş fenomenler da girmektedir. TikTok ve Instagram fenomenleri, içi boş içeriklerle milyonlarca takipçiye ulaşıyor ve gençlerin rol modeli haline geliyor. “Rabbena hep bana” anlayışını içselleştirmiş esnaf, menfaati için kardeşinin sırtını otoban yapıp, oradan kariyer elde etmeye gayret sarf eden bürokrat, evladı iyalini yük sayan hane reisi, mahallesinden habersiz imam, öğrencisini tanımayan öğretmen, komşusuna bigâne kalan komşular, yalnızlığa büyük katkılar sağladıklarının ve kendilerinin de yalnızlaştıklarının farkında olmalıdırlar. İnsanı yaratan Yüce Allah (c.c), yarattığını en iyi bilendir. Gönderdiği peygamberler ve kitaplar, yalnızlığı ve bencilliği önleyici tedbirleri sunmuşlardır. İlahi toplum tasarısına göre insan, yalnız ve bencil olmamalıdır. İnanan insan evvela Rabbi ile her an beraber olduğunun bilincindedir. Yine o bilmelidir ki Yaratıcısı ona şah damarından daha yakındır. Allah’ın Âdemoğluna yakın olması tabii ki hissi bir olgudur. Fiziken de insan yalnızlığa uygun yaratılmamıştır. Öncelikle her insan karşı cinsine muhtaç bir donanımla var edilmiştir. Diğer taraftan İslâm’ın öngördüğü insan sosyal insandır. Tek başına hayatını sürdüremez. Kabiliyetlerini ortaya çıkaramaz. Özelliklerini kendisi bile tanıyamaz. En önemlisi duygularına karşılık bulamaz. Mesela, cömertliğin sağladığı tatmini, diğerkâmlığın ürettiği huzuru elde edemez. Siz, ağaçlarla konuşan, bulutlara ağlayan, taşlara selam veren birinin sonuç aldığını gördünüz mü? Bize kadar ulaşan temel öğretilerden anladığımız kadarıyla sosyal hayat reddedilemezdir. Cemaat olgusu, her gün namazlarımızda defalarca okuduğumuz Fatiha Suresi’yle ikrar ettiğimiz bir olgudur. Belki de Kur’an’ın ilk sûresinde cemaat gerçeğine yer verilmesi (iyyake na’büdü…), tek başına ibadet (kulluk) etmenin ne kadar yetersiz olduğuna dikkat çekmek içindir. Diğer taraftan içtimai hayatın kişilere kazandırdığı faziletler, hiçbir şekilde tek başına elde edilemeyecek üstünlüklerdir. Günlük maddi hayatın devam ettirilebilmesi, insanın eğitimi, kültür yüklenmesi; fayda sağlayan, üreten olması, örnek olması, kötü ve iyiyi tanıyabilmesi hep toplum içerisinde elde edilebilecek özelliklerdir. Yazımızın ilk bölümündeki örneklere dikkat edildiğinde de görülür ki, modern hayatın bizi sürüklediği en büyük tehlike insanlar arasında yalnızlık tehlikesidir. Bir diğerine muhtaç olmadığına inanan, kendisini her şeyin merkezi olarak gören, insani değerlerini birer birer kaybetmekte olan insan tipi çağımızın ürettiği hastalıklı insan tipidir. Bin yıllık İslam tarihinin bize bıraktığı insana saygı, sevgi ve güzel muamele, zorda kalana yardım etme, her zaman hoşgörülü davranış, garibin korunması, yakın akraba ile bağları koparmama gibi birçok değer ve davranış, bizi yalnızlık tehlikesinden koruyacaktır. Toplumun yeniden birbirine kenetlenmesi için bireylerin bilinçlenmesi, manevi değerlere sarılması ve insanı merkeze alan bir yaşam tarzını benimsemesi elzemdir. Unutmayalım, kalabalıklar içinde yalnız kalmak modern çağın en büyük ironisidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İndik Pazara - 17/03/2025 |
İnsan, hayatta pek çok şey elde etmek için ölümüne çabalar; eğitim alır, meslek edinir, mal biriktirir ve geleceğini planlar. Ancak, ecel gelip çattığında, tüm bu birikimler geride kalır. |
Sınırsızlık Dini - 28/01/2025 |
Sahte dinlerin daileri vardı. Şimdi bütün herkes, bir başkası için modern sahte din daisi konumunda olabileceğinin farkında olamıyor. |
İnsan Biriktirmek - 21/12/2024 |
Dünya üzerinde biriktirme uzmanı sadece insandır. Diğer varlıklar biriktirmeyi bilmezler. İnsan mal biriktirir, para biriktirir, kin biriktirir, lakin biriktirdiği en hayırlı şey insandır. |
Bilmek Yeter mi? - 16/11/2024 |
Son zamanlarda milletimizde büyük bir karamsarlık gözleniyor. Bunun başlıca sebebi bilmektir. Evet bilmek! Avrupalılara göre bilmek egemen olmaktır. Peki bilmek bizde neden karamsarlığa sebep oluyor? |