![]()
Nuri ERCAN
nurihatem@gmail.com
Asıl
18/04/2025
Allah’a kulluk etmek için yaratıldığımız kesin. Niye, neden? Dur orada! Daha ilerisine gitmek, yüzde iki buçuğu bile çalışmayan beynimizin sigortalarını attırmaya gerek yok. Tabii ki öyle olmalı. Biz yaratılanız. Her şeye kadir olursak, Yaratan'ın farkı nerede kalacak? Her şeyi bilirsek, her şeyi çözersek nasıl boyun eğebiliriz? Boyun eğmezsek, yaratıldığımız nereden belli olacak? Akıl baliğ olduğumuzda bir yolumuz vardır. Bir rehberimiz vardır. Yolda yürürken ufkumuzu görmeye çalışmamız asıldandır. Ah, bir yalnız olsak! Kendi kendimize olabilsek. Rehberimizle baş başa kalabilsek! Yolda yürümeye çalışırken azıcık bir sisli hava sezsek ya da bize öyle gelse, hemen başkaları bizimle birlikte olduklarını hissettirmeye çalışır. Sağdan soldan sinyaller gelir. Konum atılanların haddi hesabı yoktur. İçinizden sesler yankılanır. Herkes yardım etmek ister. Yol gösterenlerin çokluğundan yola bakasımız gelmez. Mermer üzerinde ağaç şekillendirmeye çalışan marangoz gibiyizdir yolda yürürken. Eline aldığı ahşabı şekillendirmeye çalışırken, keserin ucunu asla mermere vurmayan bir marangoz hassasiyetiyle yolda adım adım ilerlememiz gerekirken, yandan birisi kışkırtıcı bir haber vererek aslımızdan kopartır bizi. Keserin ucunu mermere vururuz. Şaşırıp yalpa yapan adımlarımız yoldan çıkmaya yeltenir. Toparlanamazsak yoldan çıkarız. Toparlanırsak, aklıselimimiz yeniden aslımıza dönmemizi sağlar. Az gideriz, uz gideriz, dere tepe düz gideriz, bir de karşımıza bir Züleyha çıkar. Züleyha aslından kopmuştur. Züleyha başka bir boyaya batmıştır. Züleyha yolların çatal çatal olmasını istemektedir. Züleyha yerine aslımızı dinleriz. “Hemen kaç!” der aslımız. Koşarız. Züleyha arkamızda kalır. Lakin sırtımızdan çekmeye başlar. “Gel” der, “kal” der, “eğlen” der. “Gitme, ne olur” der. Kalırsak, eğlenirsek kalmış oluruz. Kalmış oluruz, mola yerinde dalmış oluruz. Aslını yok sayan Züleyha’ya uymadan gidersek, yola revan oluruz. Azıksız yola düşülmez. Azığınız asıldan olmalı. Asıldan olan azık sizi başka şeylere muhtaç eylemez. Sahte bir doygunluk hissetmeyiz. Dağarcığımızdaki ekmek kilo yapmaz. Katığımız hazımsızlık yapmaz. Suyumuz berraktır. Tatlıdır. Kanarız. Bu dağarcıktan yemek, bu sudan içmek asıldır. Yorulduk, dinlenmek lazımdır yolun yarısında. Dinlendiğimiz vahanın cennete benzeyen yeşilliği bizi aldatmasın. Aldatmasın gölgelendiğimiz ağaç. Burada dinlenmemiz için sunulmuş hiçbir şey asıldan değildir. Asıl olan, dinlenip geçmemizdir. Vakit kaybetmemek asıldır. Yolcunun yol arkadaşı olur. Emanet yolcularla sefere tabi olmak da yolun, yolculuğun zenginliklerindendir. Emanet yolculara, Rehber’in sunduğu yol adabını sunmalıyız. Onlara edepli davranmak, adapla hükmetmek asıldandır. Bizim de emanet edildiğimiz rehberler öyle yapmıştı. Bu adap asıldandır. Asıl da adaptandır. Adabı terk etmemek asıldandır. Yolculuk esnasında az bir müddet rehberliği başka bir rehbere devretmemiz gerektiğinde, emanet yolcularımızın arasında kafası karışık, aklı bulanık, asıldan kopmuş kimileri; kulağa hoş gelen nameleriyle insanları cezbeden, gözleri kamaştıran güzelliğiyle aslı unutturan tağutlar yapıp, yolcularımızı asıldan kopartabilir. Yol boyunca asıldan işaretler de göreceğiz. Bu, aslın aslını bulmamıza yardımcı olacaktır. Aslın aslına “hakikat” denir. Yolumuz kısa sürse de uzun sürse de bu hakikatten bir damla ya da bir kaşık tatma imkânımız vardır. Bir damla ile bir kaşık arasında fark yoktur. Ancak bal yerine, bal zannedip zehir de tadabiliriz. Zehir tatmaya dikkat etmek asıldandır. Bu yolculukta bize direkt hitap eden üç yetkili olacaktır: Direkt kötülüğü emreden, vesvese sinyalleriyle bizi yalnız bırakmayacak olan ve daima iyiliği emreden. İyiliği emredenin desteği güçlüdür. Diğerlerinin gücü hiledir. Hile zayıftır. Fakat hilesi zayıf olanlara uymamak asıldandır. Yola devam ederken kurallar vardır. Vakit çabuk geçer. Vakti iyi değerlendirmek asıldandır. Aslın sahibine şükretmek asıldandır. Yolculara iyi davranmak, aslın dileğidir. Kendini korumak, iyi bir yolculuk için gerekli donanımlara sahip olmak, yolculuğa devam edecek kadar kendine dikkat etmek asıldır. Yol uzun değildir. Ne zaman geçtiğini bilemeyiz. Bir de bakarız ki yol bitmiş. Yolumuz nereye çıkmış, önemli olan budur. Hedefe ulaşıp ulaşmadığımızı öğrendiğimizde iş işten geçmiş olabilir. “Yâ leytenî küntü turâbâ” dememek asıldandır. O zaman, bu yolculuğu planlayan, yolu tanımak için yol haritası gönderen, finiş noktası belirleyen, yola çıkmamız için azık veren, yol boyu sabretme duygusu veren, üstelik yalnız yürümeyelim diye rehber gönderen, doğumdan itibaren ergenlik dönemine kadar bizi bu yola çıkmamız için eğiten, bize asıllardan oluşan usuller öğreten tek bir Asıl olduğu daha net anlaşılır: Asılların Aslı Allah. Yazar Hakkında Nuri ERCAN |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İndik Pazara - 17/03/2025 |
İnsan, hayatta pek çok şey elde etmek için ölümüne çabalar; eğitim alır, meslek edinir, mal biriktirir ve geleceğini planlar. Ancak, ecel gelip çattığında, tüm bu birikimler geride kalır. |
Kalabalık Yalnızlık - 21/02/2025 |
Bir köy nüfusunu barındırabilecek kapasiteye sahip apartmanlarda yaşayanlar, bir adım uzaktaki komşusunu tanımıyor. Akıllı kapı zillerimiz, güvenlik kameralarımız var ama komşumuzun ismini bilmiyoruz. |
Sınırsızlık Dini - 28/01/2025 |
Sahte dinlerin daileri vardı. Şimdi bütün herkes, bir başkası için modern sahte din daisi konumunda olabileceğinin farkında olamıyor. |
İnsan Biriktirmek - 21/12/2024 |
Dünya üzerinde biriktirme uzmanı sadece insandır. Diğer varlıklar biriktirmeyi bilmezler. İnsan mal biriktirir, para biriktirir, kin biriktirir, lakin biriktirdiği en hayırlı şey insandır. |
Bilmek Yeter mi? - 16/11/2024 |
Son zamanlarda milletimizde büyük bir karamsarlık gözleniyor. Bunun başlıca sebebi bilmektir. Evet bilmek! Avrupalılara göre bilmek egemen olmaktır. Peki bilmek bizde neden karamsarlığa sebep oluyor? |